İnsanların asırlardır sabah erken uyanmak gibi bir sorunu var. Kapitalizmin yükselişe geçmesiyle birlikte beyaz yaka ve mavi yaka kavramlarının da hayatımıza anlamsız bir şekilde girmesi bunu daha da çekilmez bir hale getirdi.
Uzun çalışma saatleri, gergin iş ortamları, konsantre bir turşu küpüne dönmüş gereksiz yükselme hırsları derken insanlar bir anda ne olduğunu anlamadan daha, bu hayat tarzının bir parçası oluverdi. Bununla övünüp kendince bir jargon geliştiren ve bunun iş hayatında disiplin getirdiğini iddia eden bir takım çapsız sürüngenler yüzünden insanlığın başına bela oldu bu durum.
Bireysel olarak aslında çok az uyuyarak bu kurala doğal bir tepki geliştirdim. Az uyuduğum için sabah genelde karga kahvaltısına başlamadan ben günü karşılıyorum. Bu da aslında güne daha motive başlamamı sağlayan bir aktivite oluyor benim için. Haliyle gününde güzel başlamasını sağlayan, kahvemi stres olmadan, gün doğumunda temiz havayla içmek büyük keyif haline döndü.
Bununla birlikte kendinize sağladığınız avantajlar ne kadar konforlu olsada gün içinde hayatınıza girip çıkan ve bir şekilde temasta olduğunuz ve stres seviyenizi sürekli yukarıda tutan bir insan türü peyda oldu uzun zamandır hayatlarımıza. Bunlara özetle ”dal-yaprak” dememizde bir sakınca olmadığını düşünüyorum.
Bireysel becerileri konuşmaktan ibaret olan, kendini iş hayatı kuralları arkasına saklayan, bir şekilde oturduğu koltuğa kapağı atmış, patronların gözdesi, üst yöneticilerin göz bebeği, personellerin taştaş oğlanı bir insancık grubu. Şirket hacmi ne olursa olsun kendilerini milyarlarca dolarlık bütçe yöneten gerçek zekilerle aynı kefeye koyan bir tuhaf andaval sürüsü. Tabi bu tanımlamaları daha da geliştirebiliriz. Bunun gelişim seviyesi aslında hayal gücünüzle doğru orantılıdır. Yada böyle bir karakterle yaşıyorsanız, edindiğiniz tecrübe, tanımlamalarınız için referans olabilir.
Genel olarak bu topraklarda yaşana insanlar için hayat gerçekten çok zor. Bunu tarif etmek bir yana gündelik hayatta damarlarımıza kadar hissettiğimiz, çözümleri olan ama çözümlere bireysel olarak gücümüzün yetmediği zorluklar. İnsanlar bu karmaşada kendilerine doğru yolu bulmaya çalışırken birde dal-yaprak teorisini deneyimleyerek büyük bir sabırla günü bitirme telaşındalar. Varolan her konu için bir yorum ve fikre sahip olmaları, tecrübe etmeden akıl vermeleri, ciddi durum önemli gözükmeleri ve bütün bunların yanında tertemiz, saf bir hoşaf olmaları bu dal-yaprakları gereksiz bir cesarete itmektedir. Burada değerlendirilebilecek tek konu dal-yaprak bireyin dal-yapraklık seviyesidir.
Şöyle ki: Genelde bu tipler 3 ana gruba ayrılır.
-
- Beginner Dal-Yaprak : Henüz daha giriş seviyesinde olana bu grubun üyeleri, genelde saçma fikirlerini çok önemli bir fikir olarak satmaya çalışır, anlamsız kıyafet tercihleri vardır, özgün fikir hiç yoktur ama ukalalık arşa değer. Dilini çok güzel kullanır, çevresindekiler tırnaklarını kazıyarak bir yere gelirken bu bireyler dilleriyle kazıyarak ulaşırlar amaçlarına. Çok olmasa bile belli makamlardan itibar görürler.
- Standart Dal-Yaprak : Kendini 1-2 konuda geliştirmiş, sadece dilini değil kısmen zekasını da kullanabilen, saçma hayalleri bir iş üretir gibi pazarlayan, biraz daha entellektüel imaj çizen bireylerdir. Abazalık makamını damarlarına kadar yaşarlar ve her karşı bireye muazzam bir yürüme becerileri vardır. Gece genelde web tabanlı rahatlama yollarıyla son bulur.
- Master Dal-Yaprak : Bu seviye çağımızın belasıdır. Bu bireyler ben oldum modundadır ve artık söyledikleri her söz, her fikir yada ürettikleri her proje insanlar için ızdırap olur. Tepeye oynar ve bunu yaparken herkesi, her şeyi feda etmekten çekinmez. çok geç yaşta evlenip birde genlerini aktarmalarıyla övünürler. Tamamen gereksizdirler ve eğer doğumdan sonra kürtaj mümkün olsaydı ilk bu bireyleri aldırırdı insanoğlu. Mücadele etmek güç ama imkansız değil.
İnsanlar gün içerisinde ve bazen geceleri huzurlu yuvalarında neden böyle bireylerin var olduğuna çok kafa yormuştur. Nedendir bilinmez ama tanrının cehennemin varlığını hissetmesi için insanoğluna bu bireyleri gönderdiği bile düşünülür. Bir zebani çoğu zaman bir dal-yaprak bireyden daha az acıtır. Mümkünse uzak durmak gerekir.
Fakat gerek iş, gerekse sosyal hayatta bu bireylere tepki vermeyen, veremeyen… hayatının zehir olmasına izin veren herkes aslında bu bireylerin daha da cesaretlenmesine sebep olur. Bu sebepledir ki aldıkları cesaretle ütopik hayatlarını insanların gerçekliğiyle birleştirirler.
Bir gün bu bireylerin yok olacağını umuyoruz elbette ama bunun olma ihtimali iyi bir çocuk olduğunda ormanda şirinleri görme ihtimalin kadardır ancak…
