Düşünceler · Nisan 24, 2022

Rock’n Roll Üzerine

Bir müzik tarzından daha ötesi, bir yaşam tarızının ta kendisi Rock’n Roll. Şehir efsanelerinin ötesinde, kendine has bir inanç sistematiği bulunan, protest bir temele dayanan ve aslında söylemekten korkulanların söylendiği, düzene karşı eleştirilerin cesurca yapılabildiği bir savaş alanıdır.

Geçmişten günümüze pek çok tarza evrilmiş olsa bile aslında kendi özünü koruyabilen, genel kavramlarını ayakta tutabilmiş en iyi örneklerden birisidir. Bu tarzı diğerlerinden ayıran en önemli nokta ise kaliteli ve sıradanın çok net bir şekilde biribirinden ayrılması, kitlelerin benimsemeyeceği çalışmaların yok olması fakat kaliteli üretimlerin uzun soluklu olduğu bir süreç yaşanır. 

Genel anlamda ortaya çıkarılan eserler uzun yıllar boyunca listelerde yer alır ve pek çok çalışma klasik eser kategorisine ulaşır. Bunun en önemli nedeni ise bu tarzın elektronik müzik ile pekte harmanlanamıyor olmasıdır. Üretilen müzik belli bir hikaye üzerinden değerlendirildiğinde bunun duyguları da ifade edecek düzeyde yapılması gerekir. Asıl dinleyici şarkıdaki duyguyu, hikayeyi, verilmek istenen mesajı ve varmak istediği yeri ancak bu şekilde daha rahat anlayabilir. 

Her şarkıda bir hikaye olması gerekmez elbette fakat dinlediğiniz anda sizin hikayelerinize bir atıfta bulunabiliyorsa, sizde paslanmış duyguları canlandırabiliyorsa, unutmak üzere olduğunuz hisler canlanabiliyorsa burada hikaye aynı zamanda sizsinizdir. 

Tarzı itibariyle pek çok kesim tarafından ‘gürültülü’ olarak değerlendirilmesine rağmen dinleyicisinin kulaklarında naif bir tad bırakır şarkıları. Bütün bu ‘gürültünün’ içinde sessiz kalmış kelimeleri ve vurguları yakalayabilmek, hissedebilmek ve buna inanabilmek bakış açısını değiştiren başka bir boyuttur. 

Tarihteki yeri elbette tartışılamaz bir seviyededir ve zaman zaman ötekileştirilse de insanların vazgeçemediği, ‘gençlik yıllarının’ aşkı olarak hep kalplerinde yer almaya devam eder. Ölümsüzlüğünün sırrı sadece bu da değildir üstelik. Zaman zaman kıymetini arttıran kayıplarda yaşar. Gidenler kalanlardan her zaman daha da büyük olur. Daha çok iz bırakır gidenler. Her geçen gün daha fazla anılır. Modern dünyanın aksine gelenekleriyle yaşayan bir tarzın en güzel dibe vuruşudur bu gidişler.

Her birey için yaşam tarzı farklılık gösterse de bireylerin bir araya geldikleri ve toplumsal olarak birlikte hareket ettikleri gruplar oluştur. Bu gruplar yaşam tarzlarını merkeze alarak çeşitli ritüeller geliştirirler ve geliştirdikleri bu ritüeller ile kendi evrimlerine doğru ilerlerler. Tarihi çok eski olmasa da insanların kendine bir yaşam tarzı olarak kabul ettiği ve hayat standartlarını bu merkeze alarak yaşadıkları özel tarzlardan birisidir.

Kendi sonuna hızla yaklaşan dünyada insanların kalan zamanlarını keyifle geçirebileceği pek çok seçenek sunan, hayat tarzını insanlar için vazgeçilmez kılan sevgili Rock’n Roll’a teşekkürler…